Pir Sultan Abdal Yaşamı ve Eserleri / 26 Nisan 2017, Çarşamba

Kul Olayım Kalem Tutan Ellere

Kul Olayım Kalem Tutan Ellere,
Kâtip Arzuhalim Yaz Şaha Böyle.
Şekerler Ezeyim Şirin Dillere,
Kâtip Arzuhalim Yaz Şaha Böyle.
                 Sivas Ellerinde Sazım Çalınır,
                 Çamlı Beller Bölük Bölük Bölünür. 
                 Yardan Ayrılmışam Bağrım Delinir,
                 Kâtip Arzuhalim Yaz Şaha Böyle. 
Pir Sultan Abdal’ım Ey Hızır Paşa, 
Gör Ki Neler Gelir Sağ Olan Basa. 
Beni Hasret Koydun Kavim Kardaşa, 
Kâtip Arzuhalim Yaz şaha Böyle.
 

***Pir Sultan Abdal’ın bu güzel nefesi ile siz canların dilek ve İbadetleri’nin kabulü için Yüce Allah’a Aşkı niyaz ederim.

      Hz. İmam Ali, bir hadisinde buyurur ki; “Bana Bir Harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum”.

Geleceğe böyle bir mesaj vermiş Yüce Hakk İmam-ımız..

     Pir Sultan ise; kul olayım kalem tutan ellere/ kâtip arzu-halimi yüce Şah’a böyle yaz diye dileğini arz etmiş, yani okuma’nın önemini vurgulamış.

     Burada sözü nereye getirmek istediğimi beyan edeyim;

Bakınız, günümüz de bizler Pir Sultan Abdal’ı anlatırken, hep şu sözcüğü kullanır olduk.

     İsyanların Ozanı Pir Sultan der, öyle söze başlarız, şunu asla kendimize sorma cesaretini ya bulamadık, ya da, egemen Zihniyet böyle bilinmesini istedi.

Aslında Pir Sultan Abdal, diğer Hakk ve Halk ozanları gibi, Sevgiyi barışı hoş-görüyü ve kardeşçe bir yaşam dileyen Ezenin de, Ezilenin de, olmadığı, özgürce yaşamı hedefleyen, haksızlığa boyun eğmeyen, ayırım yapmadan Halktan yana dos-doğru bir ozan idi...

    Mezhep düşünceli yönetici istedi ki, Pir sultan Abdal bizim şerri Zihniyetimize teslim olup bizler gibi Kafasını kuma gömüp Ezilenin ozanı olmayı bıraksın biz onu ihya ederiz dediler ama olmadı.

    Pir Sultan Abdal bizim itlerimiz bile haram yemez deyip ispatını gösterdi onlara. 

Kur-anda Bir ayet şöyle buyurur;

“onların gözleri (gönül gözleri) Dün kör idi bu gün de kördür, yarın yine kör kalacaklar” diye buyuruyor.

    Bir başka Ayet; “Gerçek Hakk dini’ni yalanlayanlardır. Öksüzü yoksulu ve kendilerine uymayanları hor gördüler, kendileri gibi İbadet etmeyenlerin İbadetlerini aşağıladılar, İftira attılar,

Kendileri’nin yaptıkları İbadetleri gösteriş haline getirdiler ve bunu siyasi araç haline getirip cahil halkı kullandılar.

    O, cahil halkı kullanarak, kerbeladan bu güne dek nice katliamlar tertiplediler.

Amaç Ehli-Beyt evladını yok edip Halkı kendi içtihatları doğrultusunda kullanmaktı.

Cahil Halkın İstediği ise şeyhülislamın emrini yerine getirip Cennetlik olmak ve Cennet’te bahşedilen 40 huri ile izdivaç etmekti.

   (İşte bu sebepten dolayı Hüseyin Hallacı Mansur’un kendi idamında ki, son Duası Şöyle olmuştu!  Ey Allah’ım sen bunları af et zira bunlar sana İbadet ettiklerini zannediyorlar) yani bunlar kime hizmet ettiklerini bilmiyorlar demişti.

    Hatem-ül enbiya, Hz. Muhammed’in Emanetini hile yolu ile gasp edenler, İmamet Makamını tanımayanlar bu Emrin ALLAH’IN,

Kur-na’ın ve Peygamberin emri olduğunu biliyorlardı ama bu İnkârcı güruh Buna rağmen yanlışlarına devam edip durdular, akabinde Ebu-Bekir’in kızı Ayşe İmam-ı ALİ’ ye karşı Cemel savaşını başlattı.

    Şam’da iyice palazlanan Muaviye Sıfeyn savaşını başlattı, bu savaşta ayrılıp harici adını alan azgın güruh Nehrevan da İmam-ı

Ali’ye karşı savaştılar.

    İslam’ın İçinde ki bu iç savaşlar, Muaviye lâinine yaradı, Hz. Muhammed ve İmam-ı Ali’nin hayatı pahasına getirmiş oldukları İslam Din-i İnancını kendi atalarının sabi din İnançları ile harmanlayıp İslam’a yeni girenlerin önüne İslam budur deyip, Emevi’nin Vehabi Şeriatını ve batıl İnanışlarını dayadı.

    İslam Dini İnancı ve Hz. Muhammed ile İmam-ı Ali Cenabı Mürtezanın O sevgi, Barış, Hoş görü ve Güven esaslı Dini İnançları Bir müddet sonra Vehabi Müslümanlığı olarak halka dönüş yaptı.

    Bu Vahabi İnanışın İçinde her türlü gericilik barınmakta.

Çok eşliliği, Reşit olmayan çocuk yaşta kızlarla evlilik, (bunu Yüce Peygamberimize mal ederek kanıt bile gösterdiler.) kendi İnancında olmayanın malı, canı, Namusu’nu helal saydılar (özellikle biz Alevileri Bu sınıfa koydular.)ve hala devam etmektedir.

    Kısaca daha sayamadığımız onca gerici sıfatları En son Din Olan ve Sevgi, Barış, hoş-görü ve Güven Esaslı olan Bu yüce Dinin içini boşalttılar Adeta hurafeler Dini haline getirdiler.

Şimdi Siz Ehli-Beyt inancına can-ı Gönülden Talip olan Tüm güzel Pirler, Seyyid evlatları, güzel canlar, sorarım sizlere!

     (Bu yanlışlara dur deyip kıyam eden Pir Sultan Abdal mı isyancı oluyor? )

O, Zaman birkaç asır geriye gidip Tarihe şöyle bir göz gezdirelim

Hz. Muhammed’e Hz. Aliye Ve 12 İmamların kıyamlarına bir bakalım, göreceğimiz hep aynı kıyam ve hep zenginlerin ezmekte olduğu emekçi halk kesimi. Ayrıca Kendileri’nin ettikleri İbadetleri benimsemeyen kesimleri baskı zulüm ve katl-etmekten başka bir şey göremeyeceksiniz. (buna En büyük ve bariz örnek kerbela katliamıdır.

            (MAUN SURESİ)

{Dini yalanlayanı gördün mü?

Öksüzü Hor Görür,

Yoksulu doyurmaya teşvik etmez.

O, Salât edenlerin vay haline!

Onların Salâtı boştur, gösteriş yapıyorlar.

Zaruri İhtiyaçların (MAUN) yerine ulaşmasına mani oluyorlar.}

MAUN; anlamı? Yardımlaşmak, yardım etmek, kooperatifleşmek, Yani İmam-ı ALİ Cenabı mürtezanın Hakkaniyet dediği el ele gönül gönüle vererek ortak üretmek ve eşit tüketmek anlamını içermektedir....

Sormak lazım Tüm bu güzellikleri yok eden zihniyetimidir asi, şaki, isyankâr ve katil terörist.

yoksa bunlara karşı kıyam edip bu terör’e dur diyen Hakkaniyetçi düşünce mi’dir?

     İmam-ı ALİ Cenabı Mürteza’nın O meşhur Hadisiyle bitirelim ve onun üstüne söz söylemeyelim...

{haksızlığın önünde eğilmeyiniz, eğilirseniz Hakkınızla beraber, haysiyet ve onurunuzu da kaybedersiniz. 

ALLAH ALLAH..

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam Din Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  http://www.aleviislamdinhizmetleri.com/