Savaş ve Şehitlik Mertebesi / 10 Mart 2020, Salı

Yazımı Mustafa Kemal Atatürk’ün 15 Mart 1923 de söylediği bir sözle başlamak istiyorum.

Milletin Hayatı Tehlikeye Maruz Kalmayınca, Savaş Bir Cinayettir.

"Behemehâl şu ve bu sebepler için milleti harbe sürüklemek taraftarı değilim. Harp zaruri ve hayatî olmalı. Hakiki kanaatim şudur: Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı 'ölmeyeceğiz' diye harbe girebiliriz. Lâkin milletin hayatı tehlikeye maruz kalmayınca, savaş bir cinayettir.”15 Mart 1923
Gazi Mustafa Kemal Paşa

Ali Şeriati şöyle der şehitlik hakkında

“Şehitlik denilen bu yüce makam, eğer sorgusuz sualsiz Cennet-i Ala’ya gidilecek olsaydı,

Zenginler O’ Makamı asla fakirlere bırakmazlardı”...

Evet, güzel Dostlar, 27 Şubat akşamı gece yarısına doğru Suriye topraklarında bulunan bir tabur askerimizin yapılan saldırı sonucunda resmi rakamlar göre 36 kahraman Vatan evladımız ve Anneleri’nin kınalı kuzuları Şehitlik Mertebesine erişmiştir.

     O’ soylu vatan evlatlarına, Allahtan Rahmet Diliyor ailelerinin başı sağ olsun sabırlar diliyoruz.

Yüce rabbim hiç kimseyi Evladı ile imtihan etmesin düşmanımızın başına bile vermesin.

    Ve yine O, hain saldırıda yaralanan tüm Mehmetçiklerimize acil şifalar diliyoruz, Allah onları Annelerine ve Babalarına bağışlasın.

     Güzel canlar, yukarıda Ali Şeriat’den almış olduğum alıntı bize şunu mu hatırlatıyor acaba?

Siz ey açıktan açığa ahkâm kesenler, sizler O cepheler gitseniz de sizler asla şehit sayılamayacaksınız.

     Cihat İnsan öldürerek kazanılan toprak parçası veya ganimet elde etmek değildir.

Cihat gönül kazanmak dost edinmek ve Hakk yolunda sevgi, barış, hoşgörü üzere bir olmak ve halka hizmet edip Hakk’dan himmet almak, Yüce Allah’ın katından muteber İnsan olup Kemalat Ehli olmaktır.

     Peki, Ülkemizde yıllardan beri Birilerini Refah içinde yaşatmak için bizim gençlerimiz şehit oluyor, bizler bunun ne derece farkındayız bu güne dek bu gerçeğin farkında olan var mı, hangimiz elimiz vicdanımıza koyup, eni-konu düşündük, asıl önemli olan bu. Halkımız ne zaman bu gerçeğin farkına varacak, İnşallah bu günü göreceğiz.

      Biz asıl bu şehitlerimizin Aileleri’nin nasıl bir ruh içinde olduklarına bir bakalım, bir gazetecinin notlarından elime geçen bir yazıdan bir alıntı yaptım, zaten bunu okursanız her şeyi anlamış olacaksınız.

     1-Evde Şehidin 5 yaşındaki kızıyla karşılaştım,

Elinde düşürmediği mavi balonu vardı, öylesine alelade bir balon, Ben: beraber oynayalım mı, dedim!

     Olmaz dedi, niçin dedim? Patlarsa ölürüm dedi,

Ben: Patlarsa sana binlerce balon alırım dedim!

O, olmaz dedi onu BABAM şişirmişti,

Onun içinde onun NEFESİ var, Ondan kalan TEK HATIRA O,dedi.

    2- yine adını tesadüfen öğrendiğim bir komando er, adı Murat akman 1996 bir yetim hanede büyümüş, Annesi onu bir çöplüğe bırakmış bulunmuş yetim haneye bırakılmış.

   Yetim hanede, 18 yaşından sonra mecburen normal hayata sevk edilen bu gencimiz, normal hayatta doğru dürüst bir iş bulamaz.

Murat akman, askere komando olarak gider eğitim alıp sözleşmeli komando er olarak askerde kalır.

    Ama yarıldığı yetim haneyi asla unutmaz hep irtibat halinde olur, sözleşmeli asker olduktan sonra da aldığı maaşından büyük bir bölümünü o yetim haneye gönderir.

   Birde! Her operasyon öncesinden ben şehit olursam bu mektubum yetim haneden filan kişiye gönderilsin diye miras gibi bir mektup yazıp bırakırmış şehit olmadığı zaman o mektubu yırtarmış.

    Son mektup aynen şöyle: ilerde ölürsem eğer diye bir mektup yazmak çok zor. Aklına getirmek istemez ya ölümü, hani her zaman bir umut vardır ya, tuhaf olan siz bu mektubu okurken ben neden öldüğümü bile bilmiyor olacağım. Ya bir Mayına bastım, ya da, yediğim birkaç kurşun.

     Bileniniz var mı, ben nasıl öldüm?

Kışlada her televizyona bakışımda bir-birinizi öldürdüğünüz bir-birinizin canını aldığınızı basitçe şeyler yüzünden katil olan ve katledilenleri izliyorum, bileniniz var mı ben kimin için öldüm?

     Garsonundan tutun arabasına solladı diye öleninden tutun kadın cinayetlerine dek, küçük yaşta ki bebek diyeceğimiz çocuk evliliğine, kızını kucağına almak istemeyen din adamına, annesinin dizinden tahrik olan kokuşmuş bir düzeni savunurken benim neden öldüğümü bileniniz var mı?

     Beni bir çöp bidonuna atıp giden Anam; söylesene ben kimin için öldüm veya ben bu beşeri menfaatler uğruna ölmeli miyim?

    Yetim hanede ve Askerde en güzel şeyin Ekmeğin bölmek yani eşitçe paylaşmak olduğunu öğrendik biz.

    Peki, sorarım size! Sizler neyi, neleri bölmeyi öğrettiler?

Sizi önce ALLAH-A sonra birbirinize emanet ediyorum.

Ben sizden razı oldum, ama önemli olan asıl ALLAH sizden razı olsun.

Bu iki önemli alıntı tokat gibi mektuptan sonra ben hiçbir şey söylemeyeceğim.

     HAKK MUHAMMED ALİ CÜMLE EHLİ-İMAN SAHİBİNE ŞEFAATİNİ ESİRGEMESİN.

ALLAH her bir insanı ameline göre Hak-ettiğini ona nasip eylesin.

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam Din Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  http://www.aleviislamdinhizmetleri.com