Sultan Nevruz / 02 Nisan 2022, Cumartesi

Nevruz Farsça bir kelime olup, manası yeni gün anlamındadır.  

Bugün toprağın uyandığı, tabiatın canlandığı, baharın geliş günüdür.

Suların bütün doğaya can vermek için damarlardan can’a aktığı gündür.

Doğanın canlandığı, çiçeklerin açtığı, kuşların yuvasından çıktığı, karların erimeye başladığı gündür. 

 

 Doğanın tüm cömertliğini ve güzelliğini sunmaya başladığı günün başlangıcıdır.

Eski iki Türk beyliğinin arasında bulunan Demir dağın döğülerek eritildiği gündür.

Türk’lerin Ergenekon’dan çıkış günüdür.

Dağın eritilmesi geceye rastladığından ateşler yakıp ateşin üzerinden atlayarak sevinçlerini ifade ettikleri o gün geceyi aydınlattıkları gündür.

Nevruz zalimin zulmünden kurtulma günüdür.

 Nevruz başlangıcı bundan üç bin yıl öncesinde dayanır. Ergenekon da Zuhak (Bazı kaynaklara göre Dehak) adında Asurlu çok ama çok zalim bir kral ve halkın kurtarıcısı Kawa adında bir demirci vardı.

Kral Dehak tam bir canavardı ve efsaneye göre her iki omuzunda da birer yılan bulunuyordu. Bu iki yılanı beslemek için her gün halktan iki çocuğu sarayına kurban olarak getirtip aşçılarına bu iki çocuğun beyinlerini yılanlarına yemek olarak verdiriyordu. Aynı zamanda bu canavar kral ilkbaharın gelmesini engelliyordu.En sonunda bu zulümden bıkan ve bir şeyler yapmak isteyen Kawa adında bir demirci gizlice bir ordu kurar. Kawa'nın liderliğindeki bu ordu bir 20 Mart günü zalim kralın sarayına yürüyüşe geçer ve Kawa, kralı çekiç darbeleri ile öldürmeyi başarır. Kawa etraftaki tüm tepelerde ateşler yakar ve yanındakilerle birlikte bu zaferi kutlarlar. Böylece halk zalim kraldan kurtulmuş olur ve ertesi gün ilkbahar gelir.

  Yeni gün anlamına gelen Nevruz, bugün güneşin koç burcuna girdiği vakit olup gece ile gündüzün eşitlendiği gündür.

  Özellikle Anadolu da doğal su, süt ikram edilir, çiçek verilir. Su gibi duru ve doğal, süt gibi ak, çiçek gibi güzel olun manasını içerir. Çünkü Ehl-i Beyt’in yolu su gibi duru, süt gibi pak, çiçek gibi güzeldir. Onların yolunda yürüyenler, insanı insan eden değerlerle donanırlar. Yaşamın güzelliklerini yaşar ve o güzel yaşamı bütün yönleriyle sunar, paylaşırlar. Bugün bayramların sultanıdır, gönüllerin hoşnut edildiği, canların arındığı gündür.

  Nevruz Bayramı, Sümerlerden bu yana, Ortadoğu halkları ile Orta Asya’dan Balkanlar’a değin, günümüze kadar kutlanan bir bayramdır. Orta Asya ve Ortadoğu’daki Türk Cumhuriyetlerinde Nevruz Bayramı iki gün devlet törenleriyle kutlanmaktadır. 

 Rumi takviminde Mart’ın 9’una, Miladi takvimde ise Mart’ın 21’ine gelmektedir. Nevruz geleneği halkın bir eğlenme günü kutlama günü olmuştur. Eski Türk Devletleri düzeninde ayrıca önemli bir gündür. 21 Mart Orta Asya Türkleri ve bu coğrafya da bulunan birçok devletin de yılbaşısıdır.

 Kaşgarlı Mahmut ise “Divan-ı Lügat-i Türk” eserinde Nevruzu, yılbaşı başlangıcı olarak kabul etmiş ve bugüne bayram adını vermiştir.

 “Bismişah Allah, Allah!

Sultan Nevruz Bayramınız kutlu olsun. Şah-ı Velayet Hz. İmam Aliyyel Murtaza’nın doğumu âlemlere mübarek olsun.

  Ey ilahi! Hatalarımızı bağışla, yanlışlarımızı iyiliğe tebdil eyle.

Hayırlı isteklerimizi kabul eyle. Her türlü kazaları, belaları dermansız dertleri başımızdan uzak eyle.

Bizleri âlemlerin rahmeti Muhammed Mustafa’nın ve Ehl-i Beyt’in şefaatlerine nail eyle.

Gönüllerimizdeki ilahi aşkımızı, şevkimizi daim eyle. Can gözümüzü açık eyle. Tüm insanlığa yardım eyle.

Yurdumuzu, ulusumuzu, birliğimizi, dirliğimizi daim eyle. Keremler Şah-ı Aliyyel Murtaza’nın kutlu yolundan gitmemizi nasip eyle.’’

Ey gönüllerimizi ve gözlerimizi iyiye döndüren,

Ey geceleri gündüzlere çeviren,

Ey yılları yıllara ekleyen bizim halimizi iyi hale çeviren!

Senin elçin Muhammed Mustafa Hakk-ı için…

Ey Velayetin Nuru Şahların şahı Ali Hakk-ı için…

Bizim, inancımız ve gücümüz senin yolunadır…

Ayıplarımızı ört, suçlarımızı bağışla…

Tanrım, Bu yeni doğan günde dualarımızı kabul eyle…

Gerçeğe hü mümine ya Ali.

HZ. ALİ’NİN DOĞUMU

 Kabe’de doğan güneş, Hz. Peygambere kardeş Hz. Fatıma’ya eş, velayet Nur’unun güneşi

Hz. Ali’nin doğum günü tüm insanlığa mübarek olsun.

Bugün Hz. İmam Ali’nin doğum günüdür.

Bugün Ehlibeyti sevenlerin bayramıdır.

Velayet nurunun Dünya’ya teşrif ettiği gündür.

Bugün Hz. Ali ile Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fatma’nın evlendiği gündür.

Hz. Muhammed’in Gadir Hum’da okuduğu hutbeye, Hz. Ali’yi vasi tayin ettiği ve kendisinden sonra Müslümanların önderi (İmam-ı) ilan ettiği gündür.  

  Hz. Muhammed “Ben ilim şehriyim, Ali de onun kapısıdır, ilim isteyen onun kapısına gelsin” dediği gündür.

 Bugün Hz. Ali’nin halife olduğu gündür.

 Bugün Hacı Bektaşi Veli’nin Anadolu’ya gelişinin ilk günüdür. Rum velilerinin Hünkârı karşıladıkları gündür.

 Bugün Gaip Erenlerinin “kırkların” toplandığı gün olarak inanılır. Ehl-i Beyt’in aşkına duaların yapıldığı gündür. Karanlıkları ilmin ışığıyla aydınlatanın dünyaya zuhur ettiği gündür.

 Hz. İmam Ali’nin Babası Haşimi soyundan Ebu Talip, annesi Esed Kızı Fatıma’dır. Hz. Muhammed’in amcasının oğludur. Hz. Ali’nin annesi Hz. Fatıma, Beytullah’ı (Kâbe) tavaf ederken, doğum sancıları başlamış. Hz. Ali’nin doğumu öyle sıradan bildiğimiz gibi herhangi kişi veya bir bebeğin doğumu gibi olmamıştır.

 Hz. Ali’nin manevi varlığı ile dünyayı nurlandırdığı doğum tarihi 21 Mart 599’dur. (bazı kaynaklarda bu tarih 598 yılı olarak ta gösterilir.)
 599 senesi Mekke kenti Kâbe’yi ziyarete gelenleri ağırlıyordu. Kâbe’nin etrafında büyük bir kalabalık toplanmıştı. Bu kalabalığın arasında putların yerine Allah’a ibadet eden tek bir kadın vardı; O, Hz. Ali’nin annesi Esed kızı Fatıma’ydı. Fatıma Hz. İbrahim’in izinden gidenlerdendi. Beytullah’ı tavaf esnasında doğum sancıları tutar. Allah’a şöyle niyaz etti:
“Allah’ım, ben gönderdiğin her peygambere ve Resule iman etmişim. Kâbe’yi inşa eden ceddim İbrahim peygamberin söylediklerini tasdik etmişim. O halde bu mabed’in ve onu inşa edenin ve karnımda olup benimle konuşan, konuşmalarıyla benimle dostluk kuran; senin celâl ve azamet ayetlerinden olan bu çocuğun hürmetine sana yalvarıyorum; doğum yapmayı bana kolaylaştır.” O sırada Allah tarafından bir yıldırım düşüp Kâbe duvarını yardı. Hz. Fatıma buraya girip yalnız başına doğumu gerçekleştirdi.
Fatıma; Hz. Ali’yi eve götürdüğünde, Hz. Ali süt emmiyor, kendisine kimseyi yaklaştırmıyor, annesini bile kollarıyla geri itiyordu. Hz. Muhammed heyecanla bebeği görmeye geldi.   Fatımâ; Bu çocuğun kollarında aslan kuvveti var, adını Esed(aslan) koymak istiyoruz, deyince Hz. Muhammed; “Hayır” buyurdu. “Onun adı Ali olsun, Ali gibi kendi de yüce olsun.” Fatıma; Ey Muhammed dedi, yanına varma, çünkü bu çocuk aslan huyludur. Sakın sana karşı yakışıksız bir harekette bulunmasın. Hz. Muhammed: Ey Fatıma! O bana karşı yakışıksız davranmaz. Çünkü o beni bekliyor, buyurdu. Hz. Ali, Hz. Muhammed’i gördükten sonra elleriyle kapattığı yüzünü gösterir. Hz. Muhammed, doğan çocuğa Ali adını vermiş. Bugünü kutlu gün olarak ilan etmiştir. Kâbe’de dünyaya gelen tek insan Hz. Ali’dir.

 Kendisinin ilahi güçle donatıldığını ifade eden belirtiler daha doğum gününde görülmüş, Hz. Muhammed; büyük ulviyeti, kemali ve yüceliği ifade eden Ali ismini vermiştir. Hz. Ali'nin adeta kendi marifeti ile insanlara tebliğ edilecek olan yeni dinin yayılmasında Hz.Muhammed'in koruyucusu olarak yollandığı görülüyor.

Aynayı tuttum yüzüme
Ali göründü gözüme
nazar eyledim özüme 
Ali göründü gözüme

 Hz. Ali’nin doğumu 21 Mart, Sultan Nevruz yani doğanın canlanma bayramı, doğanın uyanış bayramı; Velayet Nur’unu doğuşu bir tesadüf mü? İlahi bir güç mü? 21 mart nelere uyanış olduğunun habercisi miydi?

  Adaleti:

 Hz. Ali'nin huzuruna hırsızlık yapmış birini getirirler. Sorar: -Neden hırsızlık yaptın?

-Çoluk, çocuğum açtı, işimde yok, mecburdum.

-Götürün bunun ellerini ve ayaklarını hırsızlıktan kesin" der. Götürürlerken hırsız;  

-Ya Ali! Sen adaletliydin, yoksulun babasıydın, bu mu adaletin? Deyince, Hz. Ali:

-Geri getirin onu, ne yapıyorsunuz?

-Efendim, ellerini ve ayaklarını kesin diye buyurdunuz biz de kesmeye götürüyoruz."

Hırsızlık yapanı yanına alır;

-Çalmaman için ne gerekliydi? Hırsız:

-Üç akçem olsaydı, çalmazdım, der,

Hz. Ali, çıkarır üç akçe verir ve git işini kur, bir daha hırsızlık yapma, der. Hırsız huzurundan ayrılırken.

-Yapar mıyım ya Ali! der.

Hz. Ali, hırsızın peşinden şöyle seslenir;

"Ben bunun, ellerini ve ayaklarını hırsızlıktan kestim." Der.

Sıffiyn Savaşında yüzüne tüküreni öldürmez bağışlar.

-Niye öldürmüyorsun,diyenlere; "Ben nefsim için adam öldürmem ki," der. 

-Ya Ali, seni çok seviyorum, diyene; “O zaman belalara hazır ol” der.

Hz. İmam Ali buyurur ki:

“Zaman iki türlüdür; Yâ sana yar olur, ya da aleyhine döner. Yar oldu mu, aldanıp gaflete düşme; aleyhine döndü mü de dayan.”

Hz. İmam Ali ölümsüzdür:

“Bilin ki bizden olup da ölen, ölü değildir, diridir; ölmez. Bizden olup da çürüyüp giden çürümez.”

Hicretin 40. yılında Ramazan ayının 16'sında sabah fecirin de kapısının önünde İbni Mülcem mel'unu tarafından zehirli kılıçla yaralanır. Zehrin vücuda yayılması üzerine üç gün sonra 19 Ramazan 40 Hicri tarihinde şehit olur. (Miladi 24 Ocak 661.)

 Kendisini yaralayan katili için: "Korkmuştur, ona süt içirin.” Çocuklarına da vasiyet eder; "O'na zulüm etmeyin, bana ne yedirirseniz ona da yedirin" der. Türbesi, Irak'ın Necef şehrindedir.

 Bugün de biz Aleviler, cemler yaparak, Allah’ın insanlığa sunduğu bu büyük Veli’yi (Hz. Ali’yi) gönderdiği için Allah’a hamd ederek, şükranımızın sunulduğu gündür.

ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam İnanç Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  https://www.aleviislaminanchizmetleri.org/