‘’ALEVİLİK AYRI BİR DİNDİR’’ GÖRÜŞÜNE CEVAPLAR / 09 Eylül 2022, Cuma

 Din sözcüğü etimolojik olarak ibadetler bütünü anlamına gelir. Ve Arapçaya Farsça’dan geçmiştir. Daena (Orta Farsça) mesela Avesta dini için kullanmış. Bundan sonra Arapça’ da örneğin Fatiha Suresi’nde ‘’Maliki yevmûddin’’ yani ‘’din günü’’ anlamında kullanıldığı gibi ‘’yargılama günü’’ anlamında da kullanıldığını görüyoruz. Tüm tarihi süreçlere bakıldığında esasen din bir sistemi ifade etmektedir. Yahudi dini, Yahudi sistemini, Hristiyanlık, Hristiyan sistemini, Zerdüştlük Zerdüşi sistemi anlatır. Ve bunlar birbirleriyle de ilintilidir.

 

  Alevilik ayrı bir din ise, bir dinin içerdiği tüm kavramları içermelidir. Yani Tanrısı nedir?, peygamberi kimdir?, şartları nelerdir? Kutsal Kitabı nedir? İtikati, ahkâmları, ameli nedir, ahlak kavramı nasıldır?  gibi sorular sorulmalıdır. Ancak Alevilikte bu soruları sorduğumuzda yanıtlar ister tarihi olsun, ister felsefi olsun; hangi Hak aşığına, ozana, bu yolda ‘’veli’’ sıfatını layık gördüğümüz insanlara bakarsak bakalım. Tabi ki İslam’ ın verdiği yanıtları verecektir.

 

  Bundan hareketle Alevilik bir din değil; ‘’dinin yorumudur’’.  Çünkü dinin çeşitli coğrafyalarda, iklimsel ve sosyoekonomik şartlarında dahi farklı farklı yorumları olabilmektedir. Bu durum o dini yok etmez, aksine koşullara uygunluk sağlamasına yol açar. Böylece o din gittiği coğrafyada bazı ritüeller de o bölgenin örfüne ve doğasına dahil olmak üzere temsil edilebilir. Örneğin Kuran’ ı Kerim’ de Yüce Allah bazı durumları biz insanlara bırakmıştır. Söz gelimi ‘’sâlât’’ ifadesinden yola çıkarak yapılan dua etkinlikleri konusunda  yakarmanın / Allah ile bağ kurmanın nasıl yapılacağı hususunda açık ifadeler kullanmamıştır. O anki şartlara dayanarak insanların kendisine bırakmıştır. Şart olarak ise ‘’ortak koşmamak, ne dediğini bilmek’’ gibi olguları belirtmiştir.

(Not: Salat’ ın diğer anlamları olan ‘’destekleşme ve dayanışma, Allah’ ın dini ve doğa yasalarını ayakta tutma’’ konuları bu yazımızın konusu olmadığı için ele alınmamıştır.)   

 

  Alevî aşıklarına bakalım. Mesela Seyyid Nizamoğlu… Aynı zamanda Seyyid Seyfi ocağı dedelerinden bazıları kendilerini Seyyid Nizamoğlu’na bağlarlar.

 

Hamdulillah din İslam’ım

Delilim Mustafa geldi

Emirim rehberim Şahım

Aliyyül Murteza geldi

  Bütün Hak aşıkları ‘’Allah, Muhammed Ali’’ diyor. Özellikle ‘’bütün’’ ifadesini kullanıyoruz. Çünkü 7 Ulu Ozan olarak bilinen Hak aşıkları da buna dahildir.

  Buradan hareketle de Alevilik Allah’a (Yaratıcıya) inanır. Peygambere (Kuran’ da geçen tüm peygamberlere de) iman eder. Şah-ı Merdan lakabı ile andıkları 7. yy.’da yaşayan Ali Bin Ebu Talip, ki peygambere en yakın ve çocuk yaştan beri onun terbiyesinde büyümüş bir Veli’yi kendilerine örnek edinirler.

  Başka bir durum, ki bu konuda müthiş bir cehalet var.

Alevî sözcüğü…

  Alevî = Etimolojik olarak Alawi ‘ den gelir. Kelimenin sonunda Arapça nispet yani mensupluk eki vardır. Oradaki arapça waw kelimesi kaynaştırma ekidir. Âli ile Alâ aynı köktendir. Ali’ye bağlı ya da Ali’ ye mensup olan demektir.

  Bugün İmam Ali’ye mensup olan Alevi adıyla anılan onlarca kol vardır. Bunların içinde özellikle Horasan erenleri, Abdalan-ı Rum, dediğimiz Karacahmetler, Hasan Dedeler, Geyikli babalar, Hacı Bektaş Veliler, Türklere özgü İslam’ ın Ehlibeyt yorumu olan Aleviliği yaşamış ve Anadolu’ dan Balkanlara, Kuzey Afrika’dan bugün Avrupa’ya kadar, Allah Muhammed Ali diyerek, kadın erkek birlikte ibadet ederek, saz ile Allah’a yalvararak, ceminde secde kıyam ederek, razılık alarak Aleviliği bugünlere getirmişlerdir.

Ondan sonra gelenler de aynı şeyi yapmıştır. Ör: Kul Himmet:

Her sabah her sabah ötüşür kuşlar

Allah bir Muhammed Ali diyerek

Bülbül de gül için figana başlar

Allah bir Muhammed Ali diyerek

 

Kuran’ı Azimüşşan’ da Şura Suresi 23. ayet. Ehli Beyt’e açıkça sevgi istiyor.

Ehlibeyt bir ailedir. Mezhep değildir. Alevilikte de bu 5 kişiye bağlılık vardır. Sonuç olarak Aleviliğin gerek düşünsel anlayışı ve gerekse görünür ibadetleri İslam’ ın yorumundan ibarettir. Bu yorumda coşkulu bir İmam Ali; dolayısıyla Ehli Beyt sevgisi vardır.

 

Söz gelimi Pir Sultan Abdal’ a kulak verelim:
 

Çeke çeke ben bu dertten ölürüm
Seversen Ali'yi değme yarama
Ali'nin yoluna serim veririm
Seversen Ali'yi değme yarama

 

Bu yurt senin değil konar göçersin

Körpe kuzulardan nasıl geçersin

Ali’ nin dolusun bir gün içersin

Seversen Ali’ yi değme yarama

 

Pir sultan Abdal’ım deftere yazar

Hilebaz yâr ile olur mu Pazar

Pir merhem çalmazsa yaralar azar

Seversen Ali’ yi değme yarama

 

ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam İnanç Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  https://www.aleviislaminanchizmetleri.org/