MUTLULUK NEDİR ve ERDEM KAVRAMINA BAKIŞ / 02 Kasım 2022, Çarşamba

31.10.2022

  TDK sözlüğe göre mutluluk;

 “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik”

olarak tanımlamış.

  Mutluluğu felsefi olarak, parçalara ayırarak ilk analiz eden Aristoteles’tir. O‘na göre mutluluk ´´ruhun erdeme uygun bir tür etkinliğidir.’’

  Öyleyse erdemin ödülü ve en iyi amaç olarak mutluluk görünmektedir. Bundan dolayı erdemsiz insan filozoflara göre gerçekten mutlu olamayacaktır.

   Hepimiz ne yapıyorsak aslında mutluluğumuz için yapıyoruz. Mutluluk da ruhun erdemine bağlı olduğuna göre asıl beslememiz gereken ruhun olgunlaşmasıdır.

   Friedrich Nietzche, Aristo’dan (1844 – 1900) yaklaşık 2000 sene sonra mutluluğu daha da formülleştirecek bunu hem maddi hem de manevi olgunlukla tanımlayacaktı.

   Dönelim Aristo’ya... Aristo mutluluğun tam tanımını şöyle yapıyor: ‘’O halde gelişigüzel bir süre için değil, yaşam boyu amacını kendinde taşıyan erdeme göre etkinlikte bulunan ve dış iyilere de yeterince sahip olan kişiye mutlu dememize engel olan bir şey var mı?’’ 

   Ülkemizde ‘’erdeme göre etkinlikte bulunan’’ insan sayısını bulmak değil niyetim. Trafiğe çıktığımızda yeşil ışık yerine kırmızı ışıkta geçmekte ısrar eden, dini hurafeler, ideolojik kaygılar ve daha çok oy uğruna halka hoş vakit geçirtmek isteyen siyasiler, doğayı katleden ve buna göz yuman insan yığınları ele alındığında ‘’erdeme göre etkinlikte bulunma amacı taşıyan toplumu’’ tahlil edebiliriz. O toplumun mutlu ve mutsuzluk çözümlemesini yapabiliriz.

   Bütün bunlar insansal dediğimiz ruhun erdemidir. Ruhsal olgunluğa erişemeyen insan ya da toplumlar, inançsal, düşünsel, duygusal nihayetinde davranışsal olarak kendine egemen olamaz. Kendine egemen olamayan yani aklını bedenine hakim kılamayan kişi de erdemlilik de aranmaz. Yüce kitabımız Kuran’ ı Kerim’ de Furkan Suresi 43’ de şöyle buyuruyor:

"Arzularını, heva/heveslerini/egosunu Tanrı edineni gördün mü? Sen mi ona vekil olacaksın?’’

Demek oluyor ki kişi kendi hevayı heveslerini kontrol altına almalıdır.

"Dış iyilere yeterince sahip olma’’ konusu ise önceki tanımdan bağımsız olarak hayatı anlamlandırma ile daha çok alâkalıdır. Çünkü başımıza bir felaket geldiğinde bundan çok etkileniriz. Mutluluk yolunda yara alırız. Kötü çevre bunun birincil sebebidir.

 Tekrar Aristo’dan çıkardığımız sonuca gelirsek; Mutlu insan, hep ve herkesten çok erdeme uygun olan şeyleri yapacak ve görecek. Talihin cilvelerine de en iyi ve en uygun şekilde katlanacak, gerçekten iyi, doğru, ahlaklı, adil bir kimse olacak.

"... erdeme göre etkinlikte bulunan ve dış iyilere de yeterince sahip olan kişiye mutlu dememize engel olan bir şey var mı?’’, diyerek iki temel şarta bağlayan Aristoteles, ayrıca mutluluğun değerli bir amaç olduğunu vurgulamıştır.

  Gelelim kutsal kitaplara

  Erdemli insanların, kutsal kitapların da hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olacağını belirten sayısız ayetleri vardır:

‘’... Onu bu dünyada seçtik, ahirette de erdemli kişilerden olacak.’’

(Bakara 130)

‘’... erken ölse bile, erdemli insan dirliğe kavuşacaktır.’’

(Süleyman’ ın kitabı 4. Bölüm 7. Bab)

‘’İyi düşün, iyi söyle, iyi davran’’

(Avesta)

  Aristoteles’ e göre dış etkenler meselesinde, çok ve büyük bir felaket gelmesi durumunda mutsuz olunabilir; böyle olunca da kısa zamanda değişip tekrar mutlu olunamaz. Çünkü mutlu kişi, ona göre kolay değişen biri değildir; olabilse bile, bu uzun bir zamanda büyük ve güzel işler başarması durumunda olabilir. Ruhun büyük felaketlerden ve başarılardan etkilenmemesi mümkün değildir.

  Aslında burada bir parantez açarak, büyük felaketler dediğimizde aklımıza kutsal kitapların verdiği teselliler aklımıza gelmeli. Aristo’ dan yaklaşık 8 asır sonra inen Kuran’ ı Kerim, büyük peygamberlerin veya erdemli insanların ölümünden sonra dahi, metafiziksel de olsa, yaşatıldığını açıkça belirtir.

 “Allah yolunda öldürülenlere/ölenlere, ölü demeyiniz, aksine onlar diridirler. Lâkin siz bunun farkında değilsiniz.’’

(Bakara 154)

  Başta Kuran’ı Kerim olmak üzere kutsal kitapların bir amacı da budur; ‘’Sonsuz Hayat’’...

  Bahsettiğimiz Tanrı inancı, elbette eski Yunan’ da da vardır. Konumuzun başlangıcında Aristo’nun bir ruha inandığını biliyoruz. Öyle ki ‘’akıldan yoksun bir ruhun varlığını, gelişimini tamamlayamamış bir canlı olarak’’ belirttiğini özellikle söylemeliyiz.

  Bunun içindir ki Aristoteles; ‘’büyük ve güzel işler başarması durumunda’’ diyerek, adeta kendinden sonraki kutsal kitapların ayetlerini tasdikleyecek ifadelerini görüyoruz.

  İmam Ali’ de ‘’Mutlu kişi geçici değil, kalıcı olana ya da bâki olana meyil verdiğinde mutlu olacaktır.’’ buyurmuştur.

Bütün insanlardan arzumuz vardır

İnsan birliğine zor demesinler

Gerçekler nerdedir haberimiz var

Haktan gayrisine yâr demesinler

 

Bu dünya doludur doludur nimeti

İnsanlığın barış huzur cenneti

İnsanlığa hizmet bunca serveti

Silahlar yaparak kâr demesinler

 

İsevi, Musevi, Muhemmediler

Doğu, batı, kuzey hem güneyliler

İnsanlık öncüsü bunca veliler

Yollar buzlu dağlar kar demesinler

 

Ali Cemali der insan olasın

İnsanlık vasfında yerin bulasın

Herkes ettiğini biçer bilesin

Doğru görenlere kör demesinler

  Yazımızın sonunu, yine tüm zamanların en bilge filozoflarından Aristoteles ile bağlayalım:

 “Demek ki aradığımız şey mutlu kişide bulunacak ve o, yaşam boyu hep böyle olacak; hep ve herkesten çok erdeme uygun olan işler yapacak ve görecek, talihin cilvelerine de en iyi ve en uygun şekilde katlanacak, gerçekten iyi ve pürüzsüz dört dörtlük bir kişi olacak. ... yaşamda önemli olan davranışlar ise, kutlu kişilerden hiçbiri sefil olmaz; çünkü hiçbir zaman nefret uyandıran, kötü bir şey yapmayacaktır.’’

Kaynak:

Aristoteles (2018): Nikomakhos’ a Etik. (Yunanca çeviren Babur, Saffet). 8.Baskı. Ankara: BilgeSu Yayıncılık.

 

ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam İnanç Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  https://www.aleviislaminanchizmetleri.org/