Bu haftaki konumuz dindar kime denir? Acaba dindar çokça Arapça kelimeleri kullanan mıdır? Ya da Cuma günler cep telefonundan en çok ‘’Cumanız mübarek olsun’’ diye mesaj gönderen midir?
Tüm bunlardan da ziyade kandillerde kafiyeli şiirler gönderen midir? Peki tüm bunlar kişiyi Allah’ a yakınlaştırır mı?
Hayata baktığımız zaman din hep önemli bir faktör olmuştur. Tarihte en önemli filozoflardan biri olan Sokrates diyor ki: ‘’Sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez’’.
Din insan hayatını etkilemede önemli bir faktör diyoruz, çünkü bizim toplumumuz inançsal konularda üzerine düşeni yerine getirmek ister. İnancına bağlıdır. Ancak saygı duyduğu ve inançsal zannettiği bazı geleneksel meseleleri sorgulamazlar. Bunun uğursuzluk ya da kötü olacağını düşünürler. Ancak bilmeliyiz ki Yüce Allah dahi kendisine soru sorulmasına, kendisinin sorgulanmasına müsaade ediyor. Bakara Suresi 30’ da bunun örneğini görebiliriz:
‘’Rabbin, meleklere şöyle demişti: ‘Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim.’ melekler de: ‘Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz’ dediler. ‘Bilmediğinizi Ben bilirim’ dedi.’’
Görüldüğü gibi meleklerin karşı çıkışına Yüce Allah müsaade buyurmaktadır. Bugün din adına konuşanların çoğunluğu maalesef kendisine soru sorulmasına dahi tahammülleri yoktur.
Din tabirinin daha önceki sohbetlerde ‘’sistem’’, ‘’yargı günü’’, ‘’itikat, ibadet, ahlak bütününü oluşturan tabir’’ gibi çok anlamı vardır. Bu yüzden din yalnızca ritüeller kümesi değildir.
Gerekse din, gerekse tasavvuf adı altında birçok kavram ve amaç değerleri yozlaştırılmıştır. Bu gerçekleri gözardı edemeyiz. Çünkü din ilahi nitelikten çıkarılıp insan eli değmiş beşeri bir niteliğe dönüştüğünde gerçek mesajını ya da amacını yitirmektedir. Bundan dolayıdır İstiklal marşı yazarımız Mehmet Akif Ersoy bu duruma adeta isyan ederek şöyle demiştir: ‘’Biz cahilliğimiz yüzünden dini bu hale getirdik, din de bizi bu hale getirdi’’.
Arapçayı din zannedenler, okumadan anlamadan bazı şekilleri yerine getirenler, birileri görsün diye ibadet edenler, objeleri putlaştıranlar … hepsi çoğunluk tarafından maalesef marifetmiş gibi algılandı.
Dindar kelimesi dinci kelimesi ile adeta yer değiştirdi. Çünkü dinci; dinin kendisini çıkarları doğrultusuna kullanıp istismar edendir. Dindar ise dini yalnızca Allah’ a özgü kılarak O’ nun rızasını kazanmak ve o doğrultuda yaşamak demektir. Dinin sahibi de Allah’ tır.
(Fatiha Suresi 4: Din günün sahibi / hesap soracak O’ dur)
Kuran biz bu dini kolaylaştırdık demesine rağmen , birileri maalesef dini zorlaştırdıkça zorlaştırdılar.
Kamer Suresi 32: ‘’Biz Kuran’ ı anlamanız için kolaylaştırdık, yok mu öğüt alan’’
Dini anlaşılmaz hale getiren Emevi iktidarı da, din adına hükümler vererek İmam Hüseyin ve yarenlerinin Kerbela’ da katledilmesinin ‘’din adına olduğunu / Allah’ ın kaderinde bunu yazdığını ve Hz. Hüseyin’ in zalimce şehit edilmesinin Allah’ ın taktiri olduğunu’’ söyleyerek adeta dincilikte üst perdeye geçmişlerdir.
Bundan dolayı sormak gerek: Din diyoruz, peki hangi din? Cevabı Allah’ ın dini mi? Yoksa birilerinin uydurduğu din mi?
Ey erenler gözüm yaşı
Gizli bir seyhana benzer
Hali Haktan ayrı kişi
Gül yüzlü şeytana benzer
Ben nereden düştüm aşka
Aşka düşmeseydim keşke
Özü başka sözü başka
Açıktan yalana benzer / Mahzuni şerif
Gerçek bir dindar gibi yaşamak yani Allah’ ın razı olacağı bir hayat sürmek, Ehli Beyt’ in gittiği yoldan gitmek, onları örnek almak Alevi İslam inancına mensup olan tüm canlarında ilk hedefi olmalıdır. Dindar da zaten bu delili üzere yaşayanlara denmektedir.
Enfal 42: ‘’Yaşayan delil üzerine yaşasın’’
Yüce Allah’ ın dinini tüm hayatına rehber kılan ve sıretel müstakim üzere yaşayan Ehli Beyt’ in dolayısıyla İmam Ali’ nin sözleri ile muhabbetimizi mimleyelim:
‘’Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, danışmak gibi arka olmaz.’’
ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI
Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam İnanç Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz https://www.aleviislaminanchizmetleri.org/