Hz. Muhammed'den Sonra İslam ve Alevilik / 22 Kasım 2019, Cuma

HALİFE OSMAN BİN AFFAN DÖNEM

Hz. Muhammed s.a.s sonra üçüncü Halife Osman bin Affan olmuştu, yani Abdurrahman bin Avf tercihini ondan yana kullanmıştı.

    Tek neden ise: Ben benden önceki Halifelerin, yani! Ebu-Bekir Bin Kuhafe’nin ve Ömer Bin Hattab’ın İçtihat leri üzere amel edineceğim ve genç İslam devletini onların bize bıraktığı Fıkıh, (kanun) hükmü üzere yöneteceğim demesi yetmişti.

    Zaten Emevi ileri gelen kabile reisleri böyle istemişler idi. Aslında Osman Bin Affan 68 yaşında olup İslam devletini yönetecek kabiliyet’te de, değildi fakat İslam’dan evvel Mekke Hâkimiyeti nasıl ki, Emevilerin Elindeydi, Hz. Muhammed’den sonra yine Müslümanların ve tüm büyük vilayetlerin hâkimiyeti Emevilerin elinde olmasını istiyorlardı.

   Ve bu Hâkimiyet ise ancak! Osman Bin Affan Halife olursa bu amellerini gerçekleştire-bilirlerdi, onlar da onu seçtirdiler.

Bu Planı ise Şam Valisi Lânetullah Muaviye ile yardımcısı Lânetullah Amr-ı Bin as’tan başkası değildi.

    Osman Halife olduktan sonra ilk iş olarak, Abu Musa El Eşari’yi, Mugire Bin Sabe’yi, Amir Yaser’i, Abdullah Bin Erkam gibi Nice tecrübeli

Yöneticinin işine son verdi.

   Bunların yerine Emevilerin Önerisi üzere ne kadar aylak ve ayyaş, bedavacı varsa işe aldı.

Beytülmalden Yüzlerce akrabasına büyük paylar verdi, kızlarına Beytülmal’de, bulunan kıymetli mücevherleri kızlarına verdi, Afrika’dan gelen büyük ganimetin bir bölümünü Mervana verdi.

    Bey-tül-maldan Abdullah Bin Halit-e üç yüz bin dirhem bağışta bulunur ve Sahabelerden, Ebi bin Kaab ile Abdullah Bin Mesut-un Tahsisatını kesmiştir.

     Medine deki, Baki merasını Halka yasaklatıp kendi akrabalarının hayvanlarına otlak olarak vermiştir. O güne kadar satılıp değeri bey-tül-male bırakılan tüm meblağı kendi inhisarına almıştır.

     Yanlışlarını söyleyen Sahabeleri ya sürgüne göndermiş, ya da kırbaç ile cezalandırmıştır.

Sürgün cezası alanlar! Abdullah Bin Mesut, Arm Bin Yaser Ubeyd Bin Samed, Ebuzer Gıffari Gibi değerleri Sürgün ile cezalandırmıştır.

     Halife Osman, Hz. Muhammed-in Hükümlerini değiştirerek kendine uyan hükümler ile yönetmiş ve yanlış olduğunu söyleyenler de, bu da, Benim hükmümdür demiş ve kendi hükümlerini uygulatmıştır.

    En büyük imtiyazı ise hep Şam Valisi Muaviye’den yana kullanmış her daim onu koruyup kollamıştır.

Muaviye almış olduğu bu destek ile Roma askeri usullerine uygun büyük bir ordu hazırlatmıştır, bunu da ileride kullanacağını düşünmüş olduğu muhakkak, zira sıffeynde bu orduyu kullanmış ve hezimete uğramaktan

Amr-ı bin as-ın hilesiyle kurtulmuştur.

    Tarihi karıştırdıkça Halife Osman-ın İslam-a verdiği zararlar çıkmakta fakat fazla uzatmak can sıkıcı olacaktır.

Vermiş olduğu zararlar O, kadar fazla olmuş olacak ki, sonunda Halk İsyan eder ve her vilayet’ten Halk Başkent Medine’ye akın etmekteydi.

Ve Halk Valileri Şikayet ediyordu!.

    Halife Valileri Medine’ye davet ederek, onlardan Halkın neden şikâyet ettiklerini dinlemek istedi. Fakat gelen valilerin tamamı Halkı haksız gösterdi, toplantıda Vali Muaviye ile vali kap yan yana oturuyorlardı, Kab Muaviye’ye dönerek şöyle der!  Bu İş Osman-ın Başını yer zira bu iş tehlike arz-ediyor, bu Halk Osman’ı ortadan kaldırır ve sen Osman’ın akrabasısın hem de Emevilerin başısın o nedenle Halifelikte sana kalır.

    Valiler Toplantısı dağılır, fakat Halk Israrla direniyordu, Mısırda 4000 kişi yola çıkmış Medine’ye geliyordu, Kufe den bir O kadar kişi geliyordu derken hicaz da ve diğer İllerden akın akın İnsanlar gelmekteydi.

    Medine’ye gelip Halifeyi ya, azlettirmek ve Halkı Valilerin ve Emevilerin zulmünden kurtarmaktı tek amaç.

Nihayet, Kufe, Mısır Ve Basralılar, her biri yakın yerlere çadırlarını kurarlar. Bunu gören Medineliler de her ihtimale karşı silahlanırlar.

    Mervan Bin Hakem ise Osman-a der ki, biz bunların içine casus gönderelim ve asıl maksatlarını öğrenelim, bunu üzerine adam gönderirler, adamları bir gün sonra gelirler, derler ki: bunlar savaş için gelmemişler. Bunlar isterler ki, seni Halifelikten azletsinler ve Valilerini değiştirsinler.

    Bunu öğrenen Osman, akşam Hz. Ali a.s. ın Evine gelir, der ki:

Ya ALİ dilerim ki, bu kişileri sen geri döndüresin. Hz. ALİ: Peki Mısırlılar Beni kendilerine Vali isterler. Ama ben gitmek istemiyorum,

Benim yerime Muhammed Bin Ebu-Bekiri verelim. O, zaman ben onları Razı ederim. Basralılar Talha’yı isterler, Kufeye de Benim yerime Zübeyir-i verelim. O Valileri de Azledersen ben bunların hepsini Razı ederim ve memleketlerine geri gönderirim der ve anlaşırlar.

   Ertesi sabah haklarını arayan halkın içine gider ve onlara Halife sizin tüm isteklerinizi kabul etti, Ama Benim yerime Muhammed Bin Ebu-Bekir-i, Kufe’ye de, Benim yerime Zübeyir-i ve Basralıların istediği Talha’yı onlara vermeyi kabul etti. Önceki Valileri de azledecektir.

    Böylece tüm istedikleriniz yerine gelmiş oldu, artık bundan sonra memleketlerinize dönün.

Halk dönme hazırlığı içinde iken, Mervan o akşam Halife’nin yanına gider ve der ki, sen ne yaptın? Ali’yi bu kişilerin yanına gönderdin o barışı sağladı ve o halkların yanında bizim kariyerimiz sıfırlandı der.

   Ertesi Sabah, Halife Osman Mescide gelir, Mervanın-da verdiği gazla Konuşmasına şöyle başlar!

Bu kişilerin ellerinde Hüccetleri olmadığım için, yarın çıkıp gidecekler,

Der demez, Mescitteki, Mısırlılar, Basralılar, Kufeliler, her taraftan Halife Osman-a saldırırlar, Osman-ı Taş-a tutarlar. Hatta Hırsını alamayıp Elinde ki, bastonu alıp kıranlar olur.

    Hz ALİ işe müdahale eder ve onları durdurur. Ve Osman’a der ki,

Ben ne kadar senin işlerini düzeltmek istiyorsam, sen yine Mervan-ın fitneliğine uyup kendini zor durumda bırakıyorsun.

   İyisi sen gel, bu Millete söyle, de ki, sizin istediğiniz kişileri size vereceğiz. Yeter ki, sizler bu direnişten Vaz geçiniz. Eğer bunları dersen ben yine onları ikna eder geri gönderirim.

     Mervan Lâini yine Osman’a gider ve der ki, sen yine Ebu-Talibin oğluna gitmişsin ona tabi olmuşsun O, ise Haşimi-leri öne çekti Vali olarak atadı.

     Halk tümden Ali’ye meyl-ediyor görmüyor musun? Bundan böyle onun sözünü tutarlar artık senin ne hükmün kalır ki, diye çıkışır.

Ve sinirli bir şekilde dışarı fırlar, Bağırır Ey kavimler sizin burada ne işiniz var? Ne fitnelik edip duruyorsunuz, diye sert bir konuşma yapar.

    İmam-ı Ali Cenabı Mürteza’nın ikna etiği ve gitmek üzere olan Halk Tekrar geri dönüp Hz. ALİ-ye Mervanı Şikâyet ederler.

    Hz. ALİ durumu öğrenince Osman-ı çağırı ona der ki, Ey Osman ben neyi düzelttiysem sen Mervan-ın telkinine uyup onu bozuyorsun bundan sonra senin hiçbir işine karışmıyorum der.

    Akabinde Mısır Halkı Muhammed bin Ebu-Bekir-i de Vali olarak yanlarına alıp Mısıra dönmek üzere yola çıkarlar.

Fakat Fitne Mervan boş durmaz. Mısır Valisine Osman’ın elinden bir Name yazar, Der ki: Medine’ye gelen Mısırlılar Kavga için gelmişler Ama yetmedi, mecburen geri dönüyorlar. Bunlar oraya döner dönmez, yanında ki, Ebu-Bekir bin Kuhafe ile birlikte hepsini öldür, mallarını yağmala ki, diğerlerine ibret olsun.

    Yazının altına da Halife Mührü ile Mühürler ve Osman’ın kölesine verir gönderir, Köle bu Name’yi boş bir su matarasının içine koyar ve yola çıkar. Yolda direnişten dönen Mısırlı Halkla karşılaşır, Mısırlılar Köleden şüphelenirler arama yaparlar ve su Matarasının içinde Nameyi bulurlar ve okurlar, gerçeği öğrenince de Üç günlük yoldan geri dönüp tekrar Medine’ye gelirler.

    Mısırlıların, geri döndüğünü duyan İmam-ı Ali de, şaşırmıştır.

Hemen Talha’yı, Zübeyir-i ve birkaç hatırı sayılır kişiyi yanına alıp Osman-ın yanına giderler Kapıda biriken Mısırlılarla konuşur, onlar hemen ellerinde ki, Nameyi gösterirler, Hz. ALİ Nameyi okuyunca o da, şaşırmıştır, götürüp Osman-a okuturlar o da şaşırmıştır ve benim kesinlikle bundan haberim yoktur der.

    “Ama Ben bu yazıyı tanıyorum, bu Mervanın yazısıdır, yemin ederim ki, Mervan benden habersiz yazmıştır. Hz. ALİ ve yanındakiler sorar: Peki altındaki r senin mührün ve götüren köle senin kölen buna ne dersin?”

    Osman buna cevap veremez, Hz. ALİ, yanındakiler ve halk Osman’a şöyle derler! “Eğer Mervan senden habersiz Bir Halkın ölüm emrini veriyor ve tek başına buna hüküm veriyor da, sen bundan habersiz isen, O zaman sen Halifelik yapamazsın.

   Mısırlılar dediler ki, Yok eğer sen bu anlaşmayı bozdu isen ve yalan yere Ant içtin. O zaman bundan böyle senin bizimle hiçbir ilgin kalmamıştır. Ya Halifelikten çekilir, kendini azıl-edersin. Bütün Valilerini de azıl-edersin. Ve ya Mervan-ı bize verirsin, bizim ölüm fermanımızı verenin hakkından geliriz derler.

   Osman benim bu Nameden Haberim yoktur bana bu makamı da siz vermediniz ki, geri alasınız der.

Çekilmeyeceğini ve onların dediklerini de yapmayacağını söyler.

O zaman Hz. Ali ve Sahabeleri Evlerine dönerler, zira hiç biri verilen bu cevaptan memnun kalmamıştır.

    Hz. ALİ olayların ciddiyetinin bilincinde idi, o nedenle Evlatları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin-i Osman’ın evinin önüne korucu olarak gönderir.

    Halife Osman-ın evi kuşatma altındayken Hac ı yaklaşmaktaydı ve Osman Abdullah bin abası çağırdı yerine Vekil tayin edip Halk ile birlikte Vekâleten Hac farizasını yerine getirecekti.

   Abdullah Bin Abbas bu görevi kabul eder fakat Hz. ALİ a.s.-a danışmadan da edemez ve almış olduğu vazifeyi Hz. Ali-ye anlatır fikrini alır. Hz. ALİ de doğru bir iş yaptığını onaylar.

   Ama Abdullah Hz. Aliye bir teklifte bulunur!

Der ki: Ya İmam bu kargaşa dönemde burada durma gel birlikte gidelim, ileride olacak vahim durumlarda sen uzakta kal daha iyi olmaz mı?

   Hz. ALİ Abdullah-a şu cevabı verir: “Ey Amcaoğlu! İslam-ın şu an ki, durumu belli ben bu halde burayı bırakamam bir iç savaş veya daha vahim sonuçlar olma ihtimali çok yüksek, kimin ne yapacağı belli değil.

   Halk hakklarını arar ama diğer yandan Halifenin vazifesini başkaları yaparken, kusura bakma ben senin bu teklifini kabul etmeyeceğim der”.

Diğer Vilayetlerden de gelen Halklar tam 22 gün Halife Osman-ın evini kuşatma altında tutarlar.

   Osman ev kuşatma altındayken Bir Mektup yazar “Ya ALİ, iş çığırından çıktı, ancak sen bu meseleyi halledersin” der.

   Fakat Hz. ALİ, Mervan-ın Muaviye den aldığı talimatla yapmış olduğu fitnelikleri bildiği için ona ancak iki oğlunu koruma olarak gönderir ve onlar da kapıya kimseyi yaklaştırmazlar.

   Kapıdan giremeyeceklerini anlayan direnişçiler, arkadan duvarı delerek içeri girerler Ve ilk giren ise, Ebu-bekir bin Muhammed olur.

   Muhammed, sakalından tutar ve yanlışlarını yüzüne haykırdıktan sonra dışarı çıkar ve Basralı Gafiki başına vurup yere düşürür ardından Mısırlı Kinane bin Beşir elinde tuttuğu bıçakla boğazına çalar ve onu öldürür. Osman’ın eşi Naile elini bıçağın önüne atar ve onunda parmakları kesilir.

    Ve evde ne bulurlarsa talan ederler. Saraya varıp Beytülmal-ı talan etmeye giderlerken Mervan 500 kişi ile onlara karşı koyar fakat her iki tarata çok kayıp verir ama mervanın adamları tümü öldürülür. Mervan kendisi de boynunda yara alır, halası onu oradan kaçırır evine götürür iyileşinceye kadar orada kalır ama boynu eğri kalır.

   Bu isyandan sonra Osman-ın c evde kalır hiç kimse cesaret edip oradan almaz, aile yaşantısına batkınızda 11 kadınla evlenmiş 14 çocuğu olmuş, fakat korkudan kimse yanaşamıyor.

   Üç günün son akşam karanlığında birkaç kişi girer alır cenazede kimse bulunmaz, götürüp Cennet-ül baki dedikleri mezarlıkta ama Yahudilerin tarafına defin ederler.

   Daha sonra Muaviye lâini bu mezarlıkların ara duvarını yıkıp o mezarlığı birleştirdiği bilinir.

   Tarihlere bakıldığında Osman 70 küsur yaşında Halife olur ve 82 yaşına kadar halifelik yapar.

Life kaldığı dönemlerde, özellikle Hz. Peygamberin Lanetlediği ve sürgün ettiği kişileri Vali yapar. Örneğin! Abdullah Bin sad-ı Mısır Valisi, Velid Bin Ukbayı Kufe Valisi, Mervan Bin Hakem-i Şam Valisi, yapar Mervanı kendisine Divan kâtibi yapmıştır.

   Bu arada direnişçiler hala Medine-de bulunuyorlardı, fakat Peygamber-e yakın olanlar Medine dışında idiler. Yalnızca Hz. Ali ve Talha’dan başka kimse yoktu.

   Direnişçilerin hepsi canı gönülden Hz. ALİ yi Halife olarak görmek istiyorlardı ve bunu’da açıkça ifade ediyorlardı.

Ve topluca Hz. ALİ ye giderler. Ver Elini sana Biat edelim derler. Hz. ALİ bu teklifi kabul etmez, siz gidin münasip gördüğünüz bir başkasına verin, Halifeliği. Sizin Biat ettiğinize bende Biat ederim diye cevap verir.

   Sonra topluca Talha’ya giderler, aynı teklifi ona yaparlar, Talha’da bu ortamda Kabul edemem deyip geri çevirir.

   Osman’ın Öldürülmesinden sonra Medine ye dönenlerin İçinde Zübeyir de vardır Ona giderler oda kabul etmez.

   Halbu ki, daha önce Halifelik için Hz. ALİ ile yarışanlar şimdi korkularından hiç biri bu görevi kabul etmiyordu.

Medine Halkı da sanki Direnişçilerle anlaşmışçasına hepsi birden Bu İşe Hz. ALİ den daha Münasibi yok diyorlardı.

    Ve tekrar Hz. Ali-nin Evinin önüne giderler, şiddetle Israr ederler.

Ve Hz. ALİ kabul etmez, Halk topluca Mescide gider, Mısırlılar şöyle derler “ Biz buradan Halifesiz dönmeyeceğiz.

   Eğer biz buradan Halifesiz dönersek, Her Vilayet kendilerine bir halife çıkartır ki, bu-da İslamın bölünmesi demek olur.

    Bunu üzerine gidip Hz. ALİ Cenabı Mürtezayı Mescide getirirler, Kendisine Düşüncelerini anlatırlar Ve Muaviye’nin bu fırsatı beklediğini Anlatırlar. Hz. ALİ henüz bir şeyler Anlatmadan Evvela Sahabe dediğimiz seçkinler ve hz. Muhammed-e gerçekten bağlı olanlar Biat etmeye başlar ve bu belki de, O Tarihte ilk defa yaşanmış bir seçim olur.

Topluca Hz. Ali Cenabı Mürtezaya Biat edilmiş olan bir seçim olur.

Hz. Ali Daha sonra İslam’ın Başkentini veya yönetim merkezini küfe-ye kaldıracaktır. Artık İslam-ın yönetim Merkezi küfedir.   

    Yüce Allah siz güzel Canların dildeki dileğini kabul eylesin, Aile ve dostluk birliğiniz daim ola hanenize Hz. Ehli-Beyt-in bereketi ve Ahlakı nasip ola. 

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam Din Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  http://www.aleviislamdinhizmetleri.com/