Kadın / 14 Mart 2020, Cumartesi

YILMAZ GÜNEY ANNE ŞİİRİ|

Niye bu şarkıyı duyunca ağlamaklı olurum
Niye gözlerim dolar
Boğazım tıkanır böyle
Aklıma hep sıcak bir el gelir alnımda
Ve çocukluğumu hatırlarım birden
İçimde eski bir sızı başlar derinden
Kuytu bahçelerde uzak yaz akşamları
Durgun havuz ve ateş böcekleri
Alnımda annemin elleri
Sisler arasında annemi görürüm
Bir hasret sarar kalbimi
Sıcak bir sevgi yumuşacık
İçim aydınlanır bu sevgiyle
Koşarım anneme
O şarkı susar birden
Bir hayal bir hatıra bile kalmaz annemden
Nedendir bu ağlamaklı oluşum
Gözlerimin doluşu neden
Birde ben yaşamayı sevmeyi yitirmiş adam
Yapayalnız aranızda.

|Yılmaz Güney|

 

         Mevlana kadın için “O yaratandır, yaratılan değildir”

         Hacı Bektaş Veli “ Kadıncık Ana eşiniz mi diye sordukları zaman o benim eşim değil eşitimdir diyor”  

İSLAM DA, KADIN!

Hz. Muhammed veda ziyareti boyuca yaptığı önemli Konuşmaları’nın dışında Üç önemli hutbe daha yapmıştır ve

Hz. Resul, bu Hutbelerin O’nun son sözleri olduğunu biliyordu.

   Hutbeleri’nin birincisini, O gün ikindi vakti Arafat’ta deve üzerinde yaptığı hitap’tı, bu Hutbe, Kadın ve Kadın Haklarına yönelikti.

Evvela Cahiliye döneminde yapılan gelenek haline getirilmiş olan Kız çocuklarını diri diri kuma gömülmesini yasakladığı gibi, şimdi ise! Yine Cahiliye dönemi adet ve geleneği haline gelen kan davalarını ve işlenmiş tüm Faiz davalarını kaldırdı yasakladı.

   Hz. Resul konuşmasına devamla! Ey Nas, (Ey Ahali) Tabiidir sizin kadınlarınızın üzerinde haklarınız vardır. Şu bir gerçektir ki, onlarında Sizlerin üzerinde Hakları vardır.

   Kadınlarınız Hakkında Allah’tan korkun. Sizler Allaha ikrar vererek onlarla evlendiniz, ahdinizi bozmayın zira siz Allah-ın emriyle onları aldınız. Biliniz ki; Kadın ile Erkek eşit’tir. Siz onlara emredemezsiniz. Onlar kendi Rızaları ile size itaat ederler.

   Siz onları ve evlatlarınızı iaşeye mecbursunuz. Onlar da iffetlerini muhafaza ile mükelleftirler.

Ey İnsanlar!. Müminler birbirlerinin kardeşleridir, kimsenin malı kimseye helal olamadığı gibi kimsenin kanı da kimseye helal olamaz ve yüce Rabbimizin sırattel müstakiym yolu bunu emretmez.

Anadolu Erenleri Mürşit ve Pirleri bizlere buyurur ki,     

Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.

Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu.

Mürüvvet hoş görme ve affetmektir.

Ellerin kâbesi var, benim Kâbem insandır.

En büyük keramet çalışmaktır.

Erkek, dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde.

Hak’ın yarattığı, her şey yerli yerinde.

Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok.

Noksanlık, eksiklik senin görüşlerinde.

Göze nur gönülden gelir.

Hak güneşten daha zahirdir.

Marifet, nefsi silmek değil, bilmektir.

Kendini tanımayan, Yaratan’ı da bilemez.

Allah ile gönül arasında perde yoktur.

Murada ermek, sabır iledir,

Âdem’in Âdemliği; akıl, hayâ ve ilim iledir.

Nefsine ağır geleni, kimseye tatbik etme.

Araştırma, açık bir sınavdır.

Sevgi ve acıma, insanlık; hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasfıdır.

Âlimlere ve kendini bilenlere, alçak gönüllülük yaraşır.

Âdem suretinde olan herkes, Âdem değildir.

Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.

Her ne ararsan kendinde ara.

Alevi İslam İnancında Kadın!

Hz. Muhammed’in Hutbeleri Işığında ve Kur-an Ayetlerinde Kadın Asla aşağılanmamıştır. “Cennet Annelerin Ayakları Altındadır” gibi,

   Anadolu Erenleri de, yapmış olduğu İbadet ve verdiği nasihatlerde Kadın ve Erkek ayırımı yapmaksızın Can veya Canlar diye hitap etmiş ve etmektedirler. Kur-an da “YASİN” Ey İnsan diye hitap eder bizlerde bu güne dek bu Tanrısal Emre asla muhalif olmadık, olmayacağız.

    Hz. Peygamber a.s 1400 evvel bu eşitliliği hem yüce Kur-an-ı keriminde hem de Hadislerinde sıkça dile getirdiği kadın haklarının bu güne dek neler kaybedildiği veya neleri kazandığına 21 y.y. mantığı ile bir bakmak gerek.

1400 yıl öncesinin tüm devletlerde, ırksal veya kabilesel yönetimlerden edindiğimiz bilgi bize şu gerçeği vermektedir.

Hz. Muhammed günlük yaşamda kadın erkek ayrımı yapmamıştır. Kadınlar rahatlıkla Hz. Muhammed’ e gelip sorunlarını anlatabilmişlerdir. 630 yılında yapılan Huneyn savaşına yaşları 9–10–11 olan 15 tane kızı hemşire olarak götürmüştür. Diğer savaşlarda da kadınlar geri planda bulunmuşlardır. Yine Mescidi Nebevi’nin bahçesinde REFİDE çadırı diye kurulan sağlık çadırında görev yapan kadınlardır.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DÖNEMİNDE KADIN?

Birçok din yorumcuları Tarihin derinliklerinden alıp İslam diye bu güne dek anlatılanın sanki İslam’mış gibi Anlattıkları’nın aslında Cahiliye Dönemi Vahabilik olduğunu hala kavraya-bilmiş değiller.

   Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra getirilen kadın Hakkları, modern Türk kadını tıpkı eski Türk kadını gibi özgür ve iş kura-bilen okuyup avukat Milletvekili ve Devlet kalkınmasında ki, atılım-ı ile ve Seçme seçilme haklarını Cumhuriyet dönemi Kadın Hakları olarak Tarihe geçmiş bulunmakta.

1938 Tarihinde Mustafa Kemal Atatürk-ün Hakk yürüdüğü yıl sonrasında

Hindistan’da Kadınlar birliği şu bildiriyi yayımlamıştır!

   O’nu, “Kadın haklarının Tarihi boyunca gelmiş geçmiş en büyük savunucularından biri” olarak ilan etmişti.

Bu değerlendirmenin ne kadar yerinde olduğunu anlamak için Tarihe kısaca göz atmak yerine olur sanırım.

Ve Türkiye dışında ki, İslam Ülkelerinde hüküm süren durumla Türkiye Cumhuriyet Dönemi şartlarını kıyaslamak yeterlidir.

SON OLARAK DİYORUZ Kİ?

Ve Sen Ey Kadın!

     Bir gece sabaha kadar kimse görmesin diye yorganına sarınıp ağlıyorsun ya.

Sabah olunca hiçbir şey olmamış gibi hayatına yaşamına devam edip,

Çocuklarına yuvana sımsıkı sarılıp tüm olumsuzluklara rağmen Dim-dik Ayakta duruyorsun ya. İşte bu yüzden sen Mükemmel bir varlıksın.

Ve Kadın Anne’dir Kadın Cennet’tir, kadın toprak Anayla Bütünleşmiş ve Toprağa Kök salmış bir ulu çınardır.

Bizler bu Ulu çınara Çiçek demiyoruz, Zira çiçeklerin ömrü az olur.

Dileğimiz O’dur ki, sizler İlelebet Var olasınız.

  Gününüz kutlu olsun canlar...

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam Din Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  http://www.aleviislamdinhizmetleri.com