Gadir-i Hum / 14 Ağustos 2020, Cuma

   TANRI’NIN VAHY-ETTİĞİ VELAYET HAKKI

                         GADİR-İ HUM BAYRAM-I VE

               GASP EDİLEN EHLİ-BEYTİ’İN HAKKLARI

Hazreti Muhammed, Hicretin 10 uncu yılının sonlarına doğru doğup büyüdüğü Cetleri’nin yaşadığı yer ve tarihsel değer taşıyan mekânları Ziyaret etmek ve geçmişini yâd etmek istemişti.

    Ve Hz. Muhammed’in Son Ziyareti olması sebebiyle de, Araplar buna Veda haccı dediler. (Tarihi kayıtta şöyle geçer)

    Hz. Resulullah 40 000 kişilik bir kafile ile yola çıktı, yol boyunca da kafileye katılanlar oldu, Zilhicceye dört gün kala Mekke’ye vasıl oldular.

O gün kafile 100 000 in üzerinde bir sayıya ulaşmıştı.

    Bayram Arifesi idi Cuma günü olması sebebiyle de Haccı EKber dediler, Bu ziyaretin adına.

Hz. Resul, Zilhiccenin 4 ü Pazar günü Kâbe’ye girdi Ziyaret eyledi, Perşembe gününe dek orda kaldı. Perşembe gününden sonra Mine’ye gitti, O geceyi orada geçirdi.

    Hz. Muhammed geceyi orada geçirdikten sonra bir deveye binerek Arafat’a gitti, İkindi Vakti Batnı Vadisine geçti orada Deve’den inmeden bir hutbe okudu.

    Hz. Muhammed Ziyaretleri boyunca yaptığı İbadetleri’nin ve konuşmalarının dışında 3 önemli Hutbe daha okudu.

    Bu Hutbeler, Hz. Muhammed’in İslam Âlemine yaptığı ve yapacağı son Vasiyetleri idi. Ve Bu hutbelerin Birincisini O gün İkindi vakti Arafat’ta

Deve Üzerinde yaptığı hutbe kadın haklarına yönelikti.

    Yüce Peygamber, bu Hutbesinde; Cahiliye döneminde kalan davalarını yasakladı. İşlenmiş Faiz davalarının tümünü kaldırdı.

    Hz. Muhammed, daha sonra şöyle hitap etti; Ey Ahali, (Ey Nas,)

Tabiidir sizin Kadınlarınızın üzerinde Haklarınız vardır. Şu bir gerçektir ki,

Onların da sizlerin üzerinde Hakları vardır. Kadınlarınız Hakkında Allah’tan korkun. Siz Allaha İkrar vererek onlarla evlendiniz Ahdinizi bozmayın zira siz Allah’ın Emriyle onlarla evlendiniz.

    Bilin ki; Kadınla Erkek Eşittir. Siz onlara Emredemezsiniz. Onlar kendi Rızaları ile Size İtaat ederler.

   Siz onları beslemeye ve iaşeye mecbursunuz. Onlarda İffetlerini muhafaza ile mükelleftirler.

   Ey İnsanlar! Müminler birbirlerinin kardeşleridir, fakat kimsenin malı kimseye helal değildir. Meğerki kendi Rızası ile vermiş ola...

 

“Ey İnsanlar (Ey Nas) Hakktan bana Tebliğ olunan İnsani Ahlak ve Kur-an-i Bilgilerini sizlere Tebliğ ettim mi? Dedi.”

Halk Hep bir Ağızdan:

Evet, Ya Allah’ın Resul-ü! Tebliğ ettin cevabını verdiler.

   O zaman Hz. Peygamber: burada bulunanlar, bu sözlerimi burada bulunmayanlara iletsin anlatsınlar buyurdu.

    Hz. Muhammed sonraki gün Mine de, ikinci hutbesini okudu bu hutbe genellikle Sevgi, Barış hoş-görü üzere idi şöyle:

    Ey İnsanlar! Her birinizin kanı diğerine haramdır. Kıyamet gününde Tanrının Huzuruna gideceksiniz O, dahi amellerinizden soracak.

İşlediğiniz işlere göre, amellerinize göre Ceza veya Mükâfat göreceksiniz.

    Sakın Benden sonra kâfirler gibi birbirinizin boynunu vurmayınız.

Ey Ahali (Nas) Tebliğimi? Yani Allah tarafından Emredilenleri sizlere ilettim mi? Diye buyurdu.

Halk Hep bir ağızdan:

Evet, Ya Resulullah! Tebliğ ettin cevabını verdi.

Hz. Peygamber bu soruları tam üç defa soruyordu, her üçünde de, EVET sözünü alıyordu. Akabinde yine: burada bulunanlar burada bulunmayanlara bu TANRI emrini iletsinler diye tembihte bulunuyordu.

    Hz. Peygamber o gün Mine de, Kurban Kesilmesini Emretti. Kendisi ve Ehli-Beyt için Tam 101 Kurban Kestirdi.

Hz. Muhammed O, gün Hz Ali’yi kendisine Hac ortağı yaptı. Ve 101 kurban’ın 63 ü kendisi için 37 sini İmam Ali için 1 tane de Medine deki,

Ehli-Beyt içindi. Zira O gün Hz Muhammed 63 Hz. Ali 37 yaşındaydılar.

   Kesilen diğer bir kurban ise Ehli-Beyt için olduğunu söylemiştik.

Hz. Muhammed Bu Kurbanların kesim ve dağıtım işlerini İmam Ali’ye bırakmıştı, tüm organizeyi Hz. İmam Ali Hakkaniyetli bir şekilde yapmıştı. Hz. Resulullah İmam Ali2ye bir görev daha vermişti! Demişti ki, kesilen Kurbanların her birinden bir lokma la ve bir kaptan pişir ikimiz taam edeceğiz. “bu ise özde, sözde, hikmette ve Nur olarak Zuhur eden Sulbe-n biz biriz demekti. (Bu bir Tanrı zuhurudur demekti.)

    Hz. Muhammed Zilhicce’nin 14 ünde Çarşamba günü Mekke’den Ayrılır dönüş yoluna geçerler. Cahve civarında Gadir-i hum denilen bir mevkide konaklama Emri verildi.

    Gadir de konaklama Emri yine Allah’ın bir Ayetine Binaen vuku bulmuştu bu İlahi Emir ve gelen Ayet buyurur ki!

    “Ey Elçi! Çalabının Sana Bildirdiğini- sende onlara eriştir. Bunu yapmazsan Elçiliğini yapmamış olacaksın. ALLAH seni Müşriklerden korur. Çünkü ALLAH kendisini tanımayanları doğru yola iletmez”...

                                                                                   {Maide 67}

Bu Ayeti Kerimeden sonra Bir Ayet Daha Zuhur eder şöyle buyurmuştu.

“Sende Öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra siz Rabbinizin huzuruna Birbirinizden Şikâyetçi olara Duruşmaya çıkacaksınız” (zümmer 30-31)

    Bu Ayet’ten sonra Tanrısına kavuşmada en önde olduğunu Hissetti ve bu Toplanmayı daha acil hale getirdi,

   Konaklama Emri verilen yer Gadir-i hum mevkiini geçenler geri çağrıldı geride kalanlar iletildi ve önemli kaynakların belirttiği net rakam 170 bin kişi’nin bu hutbe de hazır olduğudur ve tüm Halkın ayrılma noktası bu mevkii idi.

  Yüce Peygamber Evvela uygun bir yere iki çadırın kurulmasını emretti, daha sonra deve semerlerinden bir minber yapılmasını buyurdu.

Tüm kafilenin toplandığı haberi gelince Hz. Peygamber, Hz. Ali’nin Elinden tutarak hazırlanan Minbere en yükseğine çıktılar.

    Üçüncü hutbesine şöyle başladı:

“Elestü vela bil-Mü’minine Min enfüsühüm” (Türkçesi)

Ey Ahali (Nas) Ben Mümin olanlara kendi Nefislerinden daha evla değimliyim.

 (yani onların iyiliğini onlardan daha iyi bilmez-miyim?)

Hz. Peygamberin bu sözlerine 170 bini aşkın halk hep bir ağızdan:

Evet, Ya Resulullah sen bize bizden daha evlasın dediler.

    Hz. Peygamber bu tasdikten sonra hutbesine şöyle devam etti.

Ey Ahali (Nas) bilmelisiniz ki, benim günlerim sayılıdır. Ben ALLAH tarafından davet edildim. (yani bu beşeri âlemden Hakkın huzuruna varmada sizden daha öncelikliyim. (Hakka İntikalim yaklaştı.)

“Size Rehber olmak üzere aranızda iki paha biçilmez EMANET bırakıyorum. Bunlar birbirinden ayrılmayan iki olan bir bütündür.

    Bu Benim Ehli-beytim ve ondan asla ayrılmayan kur-an,

Yani yaşayan ve konuşan kur-an olan Ehli-Beytim’dır dedi.

Hz. Peygamber bu sözünü üç kere tekrarladı.

    Bundan sonra İmam-ı Ali’nin Elinden tutarak, koltuk altlarının beyazı görününceye dek havaya kaldırdı.

   Ey Ahali Biliniz ki, Ben her kimin Mevlası isem Ali de onun Mevlasıdır. Her kim ALLAH’I severse beni sever Her kim Beni severse Ali’yi sever; Her kim ALLAH’IN düşmanı ise Benim ve Ali’nin de düşmanıdır, dedi. Her kim Ehli-Beytime buğz ederse benim Şefaatime erişemez ve Allah’ın lanetine maruz kalmıştır dedi.

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam Din Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  http://www.aleviislamdinhizmetleri.com