Sivas Katliamı / 05 Temmuz 2017, Çarşamba

Sanma ezdikçe Zalim Bizleri viranlık olur.

Un Temennası ile Buğda deyirmanlık olur!

Karışıkdır helelik (Henüz) Milletin İstedadı,

Elenirse, safi bir yan, Tozu Bir yanlık olur!

 

Çalkalandıkça, Bulandıkça zaman Nehre kimi,

Yağı Yağ üste çıkar, Ayranı Ayranlık olur!

Kim ki, İnsanı Sever, - Aşıki- Hürriyet olur,

Belli, Hürriyet olan Yerde İnsanlık olur!

Bakülü Üstad, Mirze Elekber Sabir’in, hatırasından alıp, sohbetimizin başına koyduk ki daha bir anlam kazansın.

   Evet, yıl: 680 Yer Kerbela, Günlerden Cuma.

İnsanlar Peygamber Ailesine Su vermiyor, tüm mahlûkata serbest olan ve özgürce akan Fırat suyunu Ehli-Beyt evladına, reva görmeyip susuzluk orucuna mahkûm edip Şahadet Şerbetlerini içerken bile bir damla su reva görmemişlerdi.

    Onlar her biri Cengâver Edası ile Meydana çıkıp evvela sussuzlukla sonra Yezit ordusuyla çarpıştılar.

Belki Bedenleri O kızgın çöl sıcağına, kılıçları ise. çapul ordusuna yetişemedi ama onlar Muzaffer olup Şahadet Şerbetlerini, içtiler ve özgürce Hakk’a Vahdet olup O, yüce Nur’a eriştiler.

     (Zira onlar, Nur’un ALA Nur İdiler.)

Onları Katledenler, bu gün ne adları akıllarda kaldı, ne de bir Methiyeleri var, ama O Katledenlere, Allah’ın bahşettiği Kur-anında lahnetle anıldılar. (Yüz-bin kere lanet olsun).

    Yıl 1993 Temmuzun En azgın sıcağı, günlerden Cuma,

Yer Sivas- madımak oteli. Otelde Mahsur kalanların suyunu ve Elektriğini kesmişlerdi, (tıpkı kerbelada ki, gibi.)

      Pir Sultan Anma Etkinliklerine Giden Aydın, Demokrat ve Gencecik bedenleriyle Semah Dönmek için orada bulunan ve hiç kimseye düşmanlığı olmayan nice güzel İnsanlar.

Siyasi görüşleri ne olursa olsun onlar Birer İnsan idiler.

Rengi, Irkı, cinsi İnancı ve lisanı ne olursa olsun onlar Birer insan idiler. Ama onları tıpkı Kerbeladaki, gibi Allah-u EKber diyerek Diri Diri yaktılar. (Bunlar Barışa Semah Dönecek olanlardı).

Âşık ve Ozanlar Yazarlar, Pir Sultanın Sevgisini Semah eyleyip, Miraç olup Hak ile Hakk olacaklardı,( Zira Semah Allah ile Kul arasında bir miraçtır). Pir sultanın İnsan Sevgisini anlatacaklardı,

Hoş görüsünü anlatacaklardı.

Günlerden Cuma idi Temmuzu’nu 2-si Tüm Müslümanlar Cuma Namazlarını Müteakip sokağa çıkmışlardı yapmak istedikleri her bir terörü bilinçli yapıyorlardı.

    O gün yapılan terör eylemi o güne ait değildi, aylar öncesi hazırlanmış bir katliamın son perdesiydi aslında.

O azılı güruh tıpkı Muaviye’nin İmam-ı Ali cenabı Mürteza’ya karşı duyduğu kin idi o gün.

      O gün Yezidin ve ordusunda ki zalim cühelanın Hazreti Hüseyin’e duyduğu Kin ve nefretin aynısı idi aslında Sivas’ta yaşananlar.

       Belki, Sivas’ta ki, demokrat, diye ad ettiğimiz kişiler ile kerbela’da ki, Peygamber evladı olanlar aynı yücelikte olamaya-bilirlerdi ama şunu asla unutmamak lazım ki, Kur-an-ı Kerim bize şöyle buyurmaktadır. “Ya Muhammed Sen sadece tebliğ etmekle mükellefsin zorlayıcı değilsin, zorladığın an Peygamberlik görevini yapmamış olursun”.

      Yüce bir Peygambere dahi zorla kabul ettireceksin demezken bunlar kim oluyorlar ki, İnsanları zorla kendi içtihatlarına yönlendirecek, kabul etmeyeni katledeceklerdi.                                     

Evet Aslında bunlar kimlerdi?

     İşte O nedenledir ki, yine Ayeti Kerime de, zalime zulüm edene ve yetim hakkı yiyenlere lanet vardır. (lanet olsun)

     Hani derler ya Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız,  diye. O halde, Soralım kendimize Müslüman olanlar kimlerdi ve Kur-an ayetiyle cevap verelim?

“Ya Muhammed, de ki, onlara siz İslam olamadınız, Müslüman oldunuz, İslamiyet henüz sizin kalplerinize (yani) gönül-evlerinize girmedi, siz malınızı ve canınızı kurtarmak için sadece kelime-i şahadet getirerek Müslüman oldunuz O kadar”.

**Bakınız ki, Kur-an O gün Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman olduklarını söylediği kişilerin bile bu gün işlenen katliamların hiç birini işlemeyen kesime bile siz İslam olamadınız derse biz de bu güruha nasıl Müslüman diye-biliriz ki, ya da, sormak lazım sizler, Gerçekten Müslüman olduğunuzu mu sanıyorsunuz?

 O gün Sivas’ta, Yanarak, Duman’dan Boğularak ve Kurşunlanarak, şehit edilenler için ne dediler.

    Başbakan; çok şükür otel dışındaki halk zarar görmemiştir dedi. (her hangi bir üzüntü emaresi yok)

Cumhurbaşkanı; olayın münferit olduğunu, Alevi Sünni çatışmasına dönüşmemiş olduğunu vurguluyordu.

    Peki; kimler idi bu Müslüman Mahallesine Salyangoz Satmaya gidenler, hangi Dini İnanca sahiptiler?.

(hepsi İslam idi ve çoğu ALEVİ KIZILBAŞLAR İDİ) Cümlesine Rahmet olsun.

 

                 İŞTE SİVAS’IN ŞEHİT LİSTESİ;

Muhlis Akarsu:  Halk ozanı sanatçı 45 yaşındaydı.

Muhibe Akarsu: Muhlis Akarsuyun eşi 45 yaşındaydı.

Gülender Akça:  25 yaşında, saygın bir yurttaş idi.

Metin Altı ok:  53 yaşında, Şair Yazar felsefeci.

Mehmet Atay: 25 yaşında, gazeteci ve fotoğraf sanatçısı.

Seher gül Ateş: 30 yaşında, İnançlı bir yurttaş.

Behçet Sefa Aysan: 44 yaşında, Şair.

Erdal Ayrancı: 35 yaşında, devletine bağlı bir Yurttaş.

Asım Bezirci: 66 yaşında, Araştırmacı Yazar.

Belkıs Çakır: 18 Yaşında, inançlı bir Yurttaş.

Serpil Canik: 19 yaşında, İnançlı bir Yurttaş.

Muammer Çiçek: 26 yaşında, Aktör.

Nesimi Çimen: 62 yaşında, Şair Sanatçı.

Carina Cuanna Thuijis: 23 yaşında, Hollandalı gazeteci.

Serkan Doğan: 19 yaşında, güzel bir yurttaş.

Hasret Gültekin: 22 yaşında, Şair Sanatçı.

Murat Gündüz: 22 yaşında, sade ve güzel bir yurttaş.

Gülsüm Karababa: 22 yaşında, geleceği parlak bir yurttaş.

Uğur Kaynar: 37 yaşında, Şair sanatçı.

Emin buğdaycı: 18 yaşında, geleceğe umutla bakan bir yurttaş.

Asaf Koçak: 35 yaşında Karikatürist.

Koray Kaya: henüz 12 yaşında ve masum sınıfın da idi.

Menekşe kaya: henüz 15 yaşında, kardeşi kadar masumdu.

Handan Metin: 20 yaşında, genç ve gelecek vaat eden bir candı.

Sait Metin: 23 yaşında, bacısın koruyamadan şehit olmuştu.

Huriye Özkan: 22 yaşında, geleceğe umutla bakan bir gençti.

Yeşim Özkan: 20 yaşında, henüz gençliğine doyamamıştı.

Ahmet Özyurt: 21 yaşında, genç ve gelecek vaat edendi.

Nurcan Şahin: 18 yaşındaydı, daha hayatının baharındaydı.

Özlem Şahin: 17 yaşındaydı, semah dönerek yanarak Şehit oldu.

Asuman Sivri: 16 yaşındaydı, okumak ve semah onun aşkıydı.

Yasemin Sivri: 19 yaşındaydı, Aleviliğe ve semah’a Aşıktı.

Edibe Sulari: Davut Sulari’nin EDO su idi sanatçıydı.

İnci Türk: 22 yaşındaydı, henüz hayatının baharındaydı.

        Hepsi Madımak’ta Can verdiler. Onlar her daim bizlerin gönüllerinde birer Meşale oldular. Rahmetle anılıp ruhları Şad edildi. Onları Katledenler: tabi var ise evvela kendi vicdani duygularında mahkum oldular. Sonra aile ve çocuklarının vicdanında idam edildiler.

        Buda yoksa eğer o ailelerde. İnsanlık değeri olan Tüm toplumların Gönül evlerinde lahnetle Cehennemi boyladılar.

        Cümle Şehit ve Şühedalarımıza Rahmet olsun.

Ve Kerbela Hala Sussuz yanı-başında Özgürce Akan Fırat’a Rağmen. Celal Abbas kırba ile Fırat’tan su getirmeye gitti.

      

ZAMANIN ŞANSI

Zaman öyle getirmiş ki, nihayet,

Taktıkları Maskeleri yok olur,

Suratlar Gözükür, sıfat Cehalet,

Hırsızlık, yolsuzluk bir hüner olur.

 

Ayaklar Altında inler ADALET,

YARGI İnsanlığa düşman Çetede,

Yok, olmuş Tamamen asıl Hürriyet,

Cehalet yer almış üst mertebede.

 

Zaman Talep eder yeni Devrimi,

Bakalım Vatandaş sonunda Ne seçer,

Cehalet Zulmeti, yoksa Evrimi-

İnsana Güveni, Zamansa Geçer.

 

Bir ayna tutmuş ki zaman Duruma,

Her Pislik Görünür, Yüzler Açılır,

Kalır Vatandaşa sadece seçmek,

Devrim Yapar Veya bu Şans Kaçırılır.

(Elşad)

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam Din Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  http://www.aleviislamdinhizmetleri.com/